Sıra Dışı Sporlardan;
Yamaç Paraşütü
07 Ağustos 2012 Salı - 09:29
Yamaç paraşütü, ülkemizde 1990
yıllardan bu yana yapılan fakat
2000 yılından sonra ivme kazanan
bir adrenalin sporudur. Yamaç
paraşütü yapmak için öncelikle eğimli
rüzgârı karşıdan alabilen bir tepeye
ihtiyacımız vardır. Çünkü yamaç
paraşütü, sistem olarak rüzgâra karşı
havalanır, rüzgâra karşı iner. Ülkemizin
her bölgesinde yamaç paraşütü ile
uçabileceğimiz uygun tepeler vardır.
Örnek verecek olursak en popüler
olanları; Ölüdeniz Babadağ, Antalya
Tahtalı, Kaş, Alanya, Denizli Pamukkale,
Erzincan, Çankırı Bayram Ören,
Kayseri Ali Dağı, TarsusEshabı-Kehf
diyebiliriz.
Ülkemizde farklı illerde uçan pilot
sayısı yaklaşık 1000’dir. Nüfusumuzla
kıyaslayacak olursak yamaç paraşüt
pilotu sayısı, diğer ülkelere göre
daha azdır. Sebebi ise, yamaç paraşütü
sporu konusunda gerek Spor
Bakanlığı’ndan gerekse yerel yönetimlerden
yeterli desteğin olmamasıdır.
Aslında Türk yamaç paraşütçüler tüm
dünyada takdir edilen, başarılı sporculardır.
Halen dünya süper finalinde
uçan 170 yamaç paraşütçüden 5
tanesi Türk’tür.
Yamaç paraşüt pahalı bir spor olarak
anılsada aslında bilindiği gibi pahalı
olmadığı gerçeğidir.
Yeni bir full takım malzeme 8.000
TL’ye alınırken, 2. el malzemeler
2.000 ile 4.000 TL aralığında satın
alınabilir. Bir takım malzemeyi sıralayacak
olursak kanat (paraşüt),
harnes (pilot koltuğu), kask, yedek
paraşüt olmak üzeredir. Yaptığımız
spor tehlikeli olarak anılsa da aslında
ciddi bir sağlık problemi olmayan
herkesin rahatlıkla yapabildiği son
derece güvenli bir spordur. Aldığımız
adrenalin neticesinde son derece
keyifli ve zevkli bir spordur. 13 yaşını
dolduran herkes rahatlıkla yapabilir
bu sporu. İçimizde 60 yaş üzeri çok
sayıda pilotumuz var.
THSF (Türkiye Hava Sporları Federasyonu)
istatistiğine göre 2011 yılında
ülkemizde yaklaşık 1 milyon yamaç
paraşüt uçuşu gerçekleşmiştir. Bunun
sadece 120 bin adedi ölü denizde
uçulmuştur. Bu yıl 4 talihsiz kaza gerçekleşmiştir.
Sonucunda 4 pilotumuzu
kaybettik.
Yılda 1 milyon uçuşun yapıldığı ülkemizde
4 pilot arkadaşımızın talihsiz
kazalar sonucu yaşamını yitirmesi
yaptığımız sporun yüksek adrenalin
içerisinde ne kadar güvenli olduğunu
gösterir. Yamaç paraşütü ile ilgilenmek
isteyenlerin bize ulaşmaları durumunda
kendilerine yardımcı olabileceğimizi
bildiririm.
Katkılarından dolayı Adana
Havacılık ve Adrenalin Sporları
Kulübü’nden Başkan Güner
Akkaya’ya teşekkürler
Yamaç paraşütü ile bir kulağında
sevdiğin müzikler, diğerinde arkadaşlarının
telsiz konuşmalarındaki şakalar
eşliğinde uçup 3500 metre yükseğe
çıkmak, yerde aşılması çok zor görünen
dağların ayaklarının altında halı
gibi serildiğini görmek, daha öncesinde
görmediğin yerleri havadan
görmek, kartallarla beraber uçmak,
onlarla termik dönmek, sen uçarken
yoldan geçen arabaların içinden çıkan
insanların senin uçuşunu seyretmeleri,
gökyüzünde özgürlüğün tadını
çıkarırken köy çocuklarının aşağıdan
“buraya in” diye bağırmaları, el sallayarak
bay bay yapmaları, indiğin yerde
çapa yapan kadınların sana hayranlıkla
bakmaları, sana susamışsındır
diyerek su ikram etmeleri, çocukların
koşarak yanına gelip paraşütüne ve
sana dokunma arzuları, paraşütünün
toplanmasına yardım etmeleridir paraşütçünün
hayatı.
Beş yıldızlı oteller yerine, çadırda
rüzgârı dinleyerek uyumak. Yağmur
damlalarının çadıra vurduğu anda
çıkan sesi dinleyerek uyanmaktır
hayatın zevki.
Son model arabalarda gezmek yerine,
sırtında en az 8-10 kg olan çantalarla
yürümek, tırmanmak, yorulduğunda
trilyonlara değişmeyeceğin suyun
tadını çıkararak içmek, yüksek dağlarda
bir günde dört mevsimi yaşamak.
Sürü ile gezen domuzların yanından
geçip gittiğini görmek, ağaçlara sarılarak,
yapraklara dokunmak, çimlerin
üstünde yalınayak dolaşmak, üzerini
soyarak karın içine yatmak, yağmurun
altında ıslanmak, ateş yakarak
kurulanmak, kuş seslerini dinleyerek
onlara eşlik etmek. Acıktığında lüks
bir lokantaya gitmek yerine karpuz,
peynir, ekmek yemektir yaşamın sevinci,
zevki, eğlencesi…
Eğlenmek için disko yerine, hamama
gidip göbek taşına uzanmak,
saunada terlemek, susayınca içine
limon sıkılmış sodayı içmek, havlulara
sarılmış vaziyette demini almış çayı
yudumlayarak içmektir üzerinizdeki
yorgunluğu atmanın yolu.
Akşam olunca da evde pineklemek
yerine, sahilde ay ışığında kumsalın
üzerinde özel bir insanla dolaşmak ya
da hayalini kurmaktır paraşütçünün
hayat suyu.
Kalabalık ortamlar yerine, tabiatla iç
içe ortamları tercih edip, size negatif
elektrik verecek insanlardan uzak, pozitif
elektrik alabileceğin, yargılamayan,
sorgulamayan insanlarla muhabbet
etmektir paraşütçünün deşarj olmasını
sağlayan yol.
Kısacası “paraşütle uçmak hayatın
içinde olmak, an ve an hayatı yaşamak”
demektir.
Pekala, bizler bu zevkleri yaşarken
sizler nerelerdesiniz? Havada ya da
dağlarda başınıza bir olumsuzluğun
gelmesinden mi korkuyorsunuz? Onun
için mi dört duvar arasında yaşamayı
tercih edip arabalardan inmiyorsunuz?
Bu yaşadığınız hayatın riski inanın bizim
yaşadığımız hayatın riskinden az değil.
Trafik kazası yapmama, deprem olmaması,
bir magandanın kurşununa kurban
gitmemeniz gibi, bir nefes sonrasını
yaşamaya garantiniz mi var? Unutmayın
korkunun ecele faydası yoktur.
Sizler de kuşlarla gökyüzünü paylaşın,
dağlardaki kekik kokusunu hissedin,
kardelenleri görün, kuşların ötüşlerini
dinleyin ve yaşamın sizlere verdiği
imkânları başkalarından duyarak değil
hayata dokunarak ve hayatı hissederek
yaşayın.
Eee daha ne duruyorsunuz, o halde
gelin siz de hayatın içinde olun.