02 Kasım 2012 Cuma - 15:00
Kemal Bey, doktor olmaya nasıl karar verdiniz? Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Doktor olmaya ortaokul ikinci sınıftayken karar verdim. O dönemde ölümcül bir hastalığım oldu ve ondan sonra doktor olmak istedim. Bu amacıma ulaşmak için planlarımı ona göre yaptım.
Memleketim Zonguldak’da o dönem lise olmadığı için İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi’nde lise eğitimimi tamamlayıp, üniversite tercihlerimin tamamını tıp yönünde yaptım.
Çapa Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimini 5.5 yılda bitirdim. Ardından çeşitli yerlerde görev yaptım.
İlk olarak Zonguldak SSK hastanesinde 4 ay kadar çalıştıktan sonra, askerlik görevimi tamamladım. Sonrasında Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda 4 yıl kadar işyeri hekimliğinin sonrasında İstanbul Haseki Hastanesi’nde Kulak Burun Boğaz ihtisasını 3 yılda bitirip 1987’de Zonguldak Devlet hastanesine tayinim çıktı. 15 yıl kadar bu hastanede çalıştıktan sonra şuan Zonguldak SSK hastanesinde görevimi devam ettiriyorum.
KBB uzmanı olarak en sık karşılaştığınız vakalar hangileridir?
Kulak Burun Boğaz’la ilgili olarak mevsime göre 3 ayrı bölgenin de ayrı ayrı hastalıkları vardır. Örneğin kış aylarında orta kulak, üst solunum yolları, boğaz enfeksiyonları daha çok görülürken yaz aylarında ise deniz veya havuza girilmesinden dolayı kulak yolu hastalıkları fazlaca rastlanır. Vertigo ve kulak çınlaması gibi rahatsızlıklar mevsime bağlı olmadan her dönem görülür.
Sözü edilmişken Vertigo’nun tanımını yapıp tedavisinden bahseder misiniz?
Vertigo’yu yer değiştirme hissi olarak tanımlayabiliriz. Hastanın bulunduğu yerde cisimlerin, objelerin dairesel yerleştirme hareketini hissetmesi diyebiliriz. Bunun merkezi beyinden iç kulağa kadar yayılır. İç kulakta hem denge hem de işitme organı yer alır. Denge organı iç kulaktan beyinciğe kadar uzanan yolda herhangi bir lezyon görüldüğünde vertigo denilen hastalık ortaya çıkabiliyor.
Kişilerde belirti olarak baş dönmesi görülür. Ancak her baş dönmesi vertigo değildir. Vertigo olduğunu anlayabilmek için testler yapılır. Bu testlerle vertigonun nedenini ve yerini ortaya koyabiliyoruz. Nedenine göre tedavisi de değişiyor. Örneğin Paroksismal Vertigo pozisyona bağlı olarak ortaya çıkar. Belli hareketlerle ortaya çıkar sonra kaybolur. Meniere Vertigo’da ise işitme kaybı veya çınlamayla başlayıp baş dönmesi ve bulantı da yapar. Nöbet nöbet gelir ve saatler sürebilir. Hatta 1 güne kadar uzadığı olur. Bu vertigo türü duymayı da azaltır, o yüzden çok önemlidir.
Paroksismal Vertigo’nun tedavisinde hareketlerle olumlu sonuç alınabiliyor. Ama diğer vertigolar ilaç kullanımı ile kontrol altına alınabiliyor.
İlaç kullanarak hayatına devam ediyor ve yaşantısında ciddi düzenlemeler yapmak gerekiyor. Hareket, sigara, alkol kısıtlaması gibi önlemler alınıyor.
Horlama ve uyku apnesi sorunu ile de çok sayıda hasta gördüğünüzü biliyoruz. Nedenleri ve uyku apnesiyle farkları nelerdir?
Horlamanın bir çok nedeni vardır. Genel olarak üst solunum yollarının belli bir bölgede tıkanmasından ve yumuşak damağın sarkmasından, gevşemesinden meydana gelir. Bu sarkan yumuşak damağın titreşmesi ile horlama sesi meydana gelir. Kişide bulunan deviasyon ve burun eğriliği de horlama yaratır.
Uyku apnesi de genel olarak uykuda nefesin kesilmesi olayıdır. Boğazdaki kasların havanın geçeceği alanı kapatacak şekilde gevşemesi sonucunda oluşur. Bu kaslar yumuşak damağa, küçük dile, yutağa ve dile aittir. Bu kaslar gevşediğinde nefes alma sırasında hava yolu daralır ve bir süre için solunum durur. Solunum yolu açıldığında nefes alabilir. Bu nöbetleri saymak gerekir.
Kişinin horlaması ve uyku apnesi varsa bu kişi uyku laboratuarına yatırılır. Uyku laboratuarında 1 gece yatırdıktan sonra cihazlarla çeşitli kayıtlar alınarak ne kadar uyku apnesi nöbeti geçirildiğine bakılır. Uyku apnesi olan kişinin ertesi günü yoktur. Uykusunu alamamıştır.
Hatta Avrupa’da uyku apnesi ve ağır horlaması olan kişilere ehliyet verilmez. Konsantrasyon bozukluğu, diyabet, kalp ve akciğer rahatsızlıklarına yol açtığı için uyku apnesi ciddiye alınması gereken bir rahatsızlıktır.
Horlama tedavisi için ameliyattan önce kişinin yaşamını düzenlemesi gerekiyor. Şişman kişilerde dil kökü de büyüdüğü için horlama ve uyku apnesi daha sık görülüyor. Alkol de yumuşak damağın gevşemesini arttırdığı için horlamayı tetikliyor. Geç yemek yemek, anti deprasan ilaç kullanımı ve aşırı yorgunluk da horlamayı arttıran nedenler arasındadır. Boyun kalınlığı da etkenlerden biridir.
Apne tedavisinde çok olumlu sonuçlar veren cihazlar da var. Özellikle apnenin en etkili tedavisi CPAP (Sürekli Pozitif Hava Yolu Basıncı) cihazının uygulanmasıyla olur. Bu cihazın kullanılmasındaki amaç hastaya sürekli ve sabit olarak hava basıncı uygulayarak uyku sırasında kapanan üst hava yollarını açık tutmaktır. CPAP cihazı hastanın burnuna yerleştirilen ya da burun ve ağızı tamamen içine alan, yumuşak silikon bir maske ve bunu cihaza birleştiren hortumdan ibarettir.
Hafif ve orta şiddetli vakaların tedavisinde kullanılan bu cihazın olumlu etkisi birkaç gün içinde görülür. Daha ağır olan vakalarında hem nefes alma hem de nefes verme durumlarına göre özel olarak hava basıncını ayarlayan BIPAP cihazı kullanılır. Bu cihazları kullananlar çok memnun kalıyorlar. Uykuları kesilmiyor ve gittikleri her yere de götürüyorlar.
Tıpta her geçen gün yeni bir gelişme oluyor. Bu gelişmeleri takip ediyor musunuz yoksa klasik yöntemlerle mi tedavi ediyorsunuz?
Son dönemlerde gelişen tıbbi gelişmeleri takip etmemek mümkün değil. Tanı aletleri, görüntüleme cihazları çok gelişti.
Bilgi çağında tüm bunlara ulaşmak da çok kolaylaştı. Yayınları ve interneti sürekli takip ediyorum. Tedaviye yönelik cihazlarda hala daha gelişime ihtiyaç olduğunu söylemeliyim.
Eminim, çocuklu aileler sık sık kapınızı çalıyordur. Çocukların solunum veya boğaz yollarında sık görülen hastalıklar nelerdir?
Çocuklarda solunum yolları hastalıkları farklı şekillerde oluşabiliyor. Geniz eti, alerji ya da bronşit olabilir. Astım,alerji gibi hastalıklar genetik faktörlere de bağlıdır.
Örneğin son zamanlarda yapılan araştırmalara göre aşırı hijyenik ortamda yetişen bebeklerin daha çok alerjiye yatkın oldukları gözlenmiştir.
Alerjilerin de dereceleri vardır. Tedavisi de ona göre yapılır. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde bu aralar en sık görülen hastalık alerji olduğunu düşünüyorum. Kişinin yaşam kalitesini düşürür. Çeşitleri mevsimsel olarak değişkenlik gösterir. Şimdi ilaç tedavisi ile olumlu sonuçlar alınabiliyor.
Kulak temizliği konusunda tavsiyeleriniz neler olabilir?
Kulak temizliğini kişiler kendileri yapamazlar. Kulak çubuklarını temizlik için kesinlikle tavsiye etmiyorum. Avrupa’da bu çubuklar yasaktır.
Bunlar kulağı temizlemez, hatta dışarı atılan salgıyı içeri iter, birikmesine yol açar. Sadece banyodan sonra havlu ile kurulamak yeterlidir.
Kulak hassas bir organdır. Bu hassas organa elle çok müdahale etmemek gerekir. Aksi takdirde kulak iltihabı ya da tahrişi ağrılı geçebiliyor.
Kemal Bey bu bilgiler için çok teşekkür ederiz, bunların dışında özel hayatınızda siz kendinizi beslemek amacıyla neler yapıyorsunuz?
Edebiyata ve tarihe karşı merakım var. Osmanlı ve yakınçağ tarihleri hakkında okurum. Özellikle tasavvuf edebiyatı ve Alevilik hakkında bu zamana kadar epey bilgi sahibi oldum. Kökenler çok ilgimi çekiyor.