02 Kasım 2012 Cuma - 16:03
İki yıl önce okulların yarıyıl tatilinde ailece çok merak ettiğimiz ve o aylarda yaz mevsimini yaşayan Avustralya’ya gitmeye karar verdik. Sidney’e olan yolculuğumuza Adana-İstanbul uçağı ile başladık. Ardından İstanbul’dan Singapur’a yaptığımız on bir saatlik uçuştan sonra bir gece şehirde konakladık. Ertesi gün Singapur’dan Sidney’e Qantas Havayolları’nın Airbus A380 uçağının ilk seferi ile gidecektik, aylar önceden biletimizi almıştık. Singapur’da check-in yaptığımız sırada, görevli bize ek ücret vererek biletimizi satın almak isteyen müşterilerin olduğunu, bizi istersek ertesi gün Sidney’e gönderebileceklerini söyledi. Uçağın ilk seferi olmasından dolayı talep çok fazlaydı. Bu teklifi kibarca reddedip Sidney yolculuğumuza başladık. Amerika, İngiltere ve bazı Avrupa ülkeleri dışındaki diğer ülkelerden gelen yolcuların bagajları ile bizim bagajlarımız Sidney havalimanından çıkarken tekrar güvenlik kontrolünden geçti. Gümrük memurlarından biri, kontrolden geçen bagajlarımız içinden oğlumun sırt çantasını göstererek içinde neler olduğunu sordu. Biz de kitapları olduğunu söyledik. Çantayı açıp içindekileri göstermemizi istediler. Çantada, varlığını unuttuğumuz bir adet muz vardı. Gümrük memuru muzu göstererek, bunu uçakta verilen formda belirtmediğimiz için 150 Avustralya Doları ceza ödememiz gerektiğini söyledi. Neyse ki çanta çocuğun olduğu için cezayı uygulamadılar ve muzu alıp çöpe attılar. Böylece Avustralya’da doğal yaşamı etkileyebilecek meyve, bitki, hayvan ve benzeri şeylerin yurtdışından gelmesine kesinlikle izin verilmediğini ve bunu yapmaya çalışanların yasal suç işlemiş olduğunu öğrendik. Sidney’deki otelimizin tam karşısında Hyde Park ve park içinde Anzak Anıtı vardı. Otele yerleştiğimizin ertesi günü otelin bulunduğu ana caddede yürüyüş yaparken, Hyde Park’ta insanların ellerinde Avustralya bayrakları ile açık hava konseri dinlediklerini ve kutlama yaptıklarını gördük. Parka doğru ilerledik. Konuştuğumuz kişiler, 26 Ocak’ın Avustralya’nın milli günü olduğunu ve bu nedenle kutlama yaptıklarını söylediler. Bize de birer bayrak vererek kutlamaya katılmamızı önerdiler. Güzel bir havada, ellerimizde Avustralya bayrakları ile çok güzel müzikler dinleyerek bir gün içinde Avustralyalı olmuştuk. Bu arada İngiliz kaptanı olan Arthur Philip’in 26 Ocak 1788 yılında, yaklaşık bin kişilik bir toplulukla Sidney’e gelip yerleştiği günün, Avustralya milli günü olarak kutlandığını öğrenmiş olduk. Sidney, Avustralya’nın en eski ve en önemli kenti sayılıyor. Günümüzde dünyaca ünlü kültür ve sanat merkezi olarak biliniyor. Sidney çok kozmopolit bir şehir. Şehirde hemen hemen tüm ülkelerin insanlarıyla karşılaşabilirsiniz.
Sidney Limanı, Sidney’in en ünlü yerlerinden biridir. Bu doğal güzelliği görmek için deniz üzerinde seyahat etmek gerektiğini öğrendik ve limandan kalkan bir feribotla geziye çıkarak bu güzelliğe hayran kaldık. Sidney ve Avustralya’yı simgeleyen en önemli yapılardan biri modern mimarisi ile Sidney Opera Evi’dir. Sidney Opera Evi, Sidney Limanı’nda Circular Rıhtım’da kurulmuştur. Opera binasının hemen arkasında devasa yeşil alanıyla Botanik Park bulunmaktadır. İlginç mimarisi ile bizim ve tüm turistlerin ilgisini çeken Sidney Opera Evi, Danimarkalı Mimar Jorn Utzon tarafından çizilmiş ancak daha sonra değişikliğe uğramıştır. İçi de dışı kadar ilginç bir mimariye sahip olan yapı, hava karardıktan sonra limanda adeta bir inci gibi parlıyordu. Sidney Opera Evi opera gösterimlerinin yanı sıra tiyatro, bale, film ve klasik müzik etkinliklerine de ev sahipliği yapmaktadır. Sidney’in diğer bir önemli yapısı olan Sidney Köprüsü’nü, özellikle yılbaşı kutlamalarında görmeye alıştık. Sidney Liman Köprüsü 19 Mart 1932 yılında açılmış ve çeşitli tadilatlar ile bugüne kadar gelmiştir. Köprü “The Rocks” bölgesi ile kuzey Sidney’i birleştiriyor.
Sidney Kulesi Sidney Kulesi şehrin en yüksek yapısıdır. Kulenin ziyaretçilere açık olan kısmı yerden 305 metre yükseklikte olup, bir alışveriş merkezinin üzerine inşa edilmiştir. Kuleden şehrin tüm güzel yapılarını ve limanları görebiliyorsunuz. Sevgililer Limanı (Darling Harbour) Sevgililer Limanı, Sidney Limanı’nın gerisindeki iç liman durumundadır. Sidney’in eğlence merkezi olan bu limanda Çin bahçeleri, ulusal deniz müzesi, Sidney akvaryumu, restoranlar ve alışveriş merkezleri bulunmaktadır. Liman, ismi ile uyumlu olarak genelde sevgililerin buluşup eğlendiği bir yer. Özellikle haftasonları ve akşamları çok kalabalık oluyor ve limanda yürümekte zorlanıyorsunuz. Bu limanda didjeridu çalan Aborijinleri görebiliyorsunuz. Sevgililer Limanı’nda bulunan Sidney Akvaryumu girişinde dev bir köpek balığı maketi tarafından karşılanıyorsunuz. Sidney Akvaryumu’nda on iki bin deniz canlısının yaşadığı belirtiliyor. Avustralyalılar, dünyanın en büyük ve zengin akvaryumuna sahip olduklarını iddia ediyorlar.
Kayalar (The Rocks) Bölgesi
Sidney’in en eski ve tarihi noktası olan Kayalar Bölgesi, 26 Ocak 1788 tarihinde karaya çıkan mahkum topluluğunun ilk yerleşim yeridir. Dar sokakları, restoranları, ünlü pub’ları ve eski binaları ile eski şehir merkezidir. Bu bölge haftasonu pazarı ve çeşitli sanat galerilerine ev sahipliği yapıyor.
Haftasonu Kayalar Bölgesi’ndeki pazarı dolaşırken, gözleme yapan Türkleri gördük ve yanlarına gidip gözleme yiyerek onlarla sohbet ettik. Türklerin büyük çoğunluğunun Sidney’de Auburn Bölgesi’nde yaşadığını ve bir Türk mahallesi oluşturduğunu öğrendik.
Queen Victoria Binası
Sidney’in en eski ve en ihtişamlı yapılarından biridir. George McRae tarafından tasarlanan binanın yapımı 1898’de bitmiştir. Bina 190 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğindedir. Kubbeleri ile dikkati çeken Queen Victoria binası şu anda alışveriş merkezi olarak kullanılıyor.
Taronga Hayvanat Bahçesi
Sidney’de görülmesi gereken yerlerinden biri de Taronga Hayvanat Bahçesi’dir. Büyük limanın tam karşısında olan hayvanat bahçesine, liman’dan yaklaşık on beş dakikalık deniz yolculuğu ile gidiliyor.
Hayvanat bahçesinde ilk görmek istediğimiz hayvanlar kanguru ve koalalar oldu. Hayvanlar için oluşturulmuş doğal yaşam alanı içinde kangurular rahatça dolaşabiliyorlardı. Sevimli koalalar okaliptus ağaçlarının tepelerinde hareketsiz duruyorlardı. Bu parkta hatırı sayılır çeşitlilikteki hayvanlar arasında Avustralya’ya özgü hayvanlarla da tanışıyorsunuz.
Manly ve Bondi Sahilleri
Manly ve Bondi sahilleri Sidney’in en ünlü plajlarıdır. Manly Plajı’na Sidney Limanı’ndan feribotla gidiliyor. Plaj çevresinde güzel restoranlar bulunuyor. Manly’e gittiğimiz gün öğlen yemeğimizi güzel bir manzara eşliğinde yemiştik. Bondi Plajı neredeyse şehrin ortasında yer alıyor.
Şehir merkezine birkaç kilometre uzaklıktaki bu plaj şehrin doğusunda bulunuyor. Biz de bir günümüzü buraya ayırarak altın renkli kumlarda güneşlendik, sörf yapanları izledik ve oldukça dalgalı olan büyük okyanusta yüzdük.
Sidney Olimpiyat Parkı
Sidney Olimpiyat Parkı hepimizin bildiği gibi 2000 yılındaki olimpiyatlara ev sahipliği yaptı.Uzmanlar tarafından o zamana kadarki en iyi olimpiyat organizasyonu olduğu belirtilmişti. Sidney’in batısında yer alan parka, Sidney limanından feribot ile gittik.
Olimpiyat tarihinin en büyük açık hava stadyumu olan Avustralya Stadyumu’na hayran kaldık. Oğlumun su sporlarına olan ilgisi nedeni ile özellikle Akuatik merkeze gittik ve halen aktif olarak kullanılan olimpik havuzu gördük.
Ne Yemeli?
Kozmopolit yapısından dolayı Sidney restoranlarında oldukça farklı mönüler bulabilir, Türk, İtalyan, Hint, Fransız, İspanyol, Çin, Japon ve Amerikan restoranlarına rastlayabilirsiniz.
Alışveriş merkezlerindeki dönercilerin hemen hemen tümü Türklere ait.
Türkler yanlarında genellikle, dil eğitimi ya da üniversite eğitimi için Türkiye’den gelen gençleri çalıştırıyor.